daha çok

Turkish-English Translation

  1. more
  2. above
  3. rather
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

den daha çok
rather
giderek daha çok
more and more
daha çok beğenmek
to prefer Verb
daha çok çaba harcamak
to pull one's socks up Verb
daha çok hak vermek
to prefer Verb
daha çok ithalata kapı açmak
to open door to more imports Verb
daha çok kazandıkça artan
earnings- related
daha çok likiditeye ihtiyaç olmak
to require greater liquidity Verb
daha çok likiditeye ihtiyacı olmak
to require greater liquidity Verb
daha çok olaylara dayanmak
to be more factual Verb
daha çok parlamak
to outshine Verb
daha çok satış yapmak
to outsell Verb
daha çok ya da hızlı çalışmak
to get one's finger out Verb
Amerikan senatosunda daha çok kıdemsiz Kongre üyesi
back bencher
aralarında kapı olan iki ya da daha çok oda
connecting rooms
aynı anda kesilen iki ya da daha çok sayıda bilet
conjunction ticket
bir işte daha çok pay sahibi olan ortak
dominant partner in a business
bir sözcükte bir ya da daha çok harfin atlanması
aphaeresis
bir ya da daha çok mikropresesörü olan
microcomputer
birini daha çok çaba sarf etmeye teşvik etmek
to stimulate someone to a greater efforts Verb
birini daha çok çaba sarfetmeye teşvik etmek
to stimulate someone to greater efforts Verb
birinin teklif ettiğinden daha çok para vermek
to improve one's offer Verb
birinin yeteneklerini olduğundan daha çok büyütmek
to overrate sb's abilities Verb
fiyatı artmakta olan hisse senedinden giderek daha çok alma
cost averaging
fiyatı düşen hisse senedinden giderek daha çok satın alış
averaging down
gücünü olduğundan daha çok sanmak
to overrate one's strength Verb
hesabında mevcut paradan daha çok çekmiş olma
to have an overdraft
hesapta mevcut olandan daha çok para çekme olanağı
overdraft facilities
hesaptakinden daha çok para çekme süresi
period of overdraft
hükümetlararası örgütler (iki ya da daha çok sayıdaki devletin oluşturduğu örgütler
intergovernmentalorganizations Noun
iki ve daha çok ülkeler arasında yapılan ticaret antlaşması
commercial convention
iki veya daha çok sayıdaki ailenin oturduğu ev
community house
iki ya da daha çok hak kın bir kişide toplanması
merging of (two or more) rights in one person
iki ya da daha çok sayıda kefille desteklenen senet
several joint and bond
iki ya da daha çok sayıda kişinin adına açılmış hesap
survivorship account
iki ya da daha çok talibi olan bir arsanın durumu
scrambling possession
işçilere daha çok ücret alsınlar diye verilen prim
accelerating premium
işgücüne olan talebin işgücü arzından daha çok olduğu durum
over full employment
kadınların daha çok görev aldığı meslek kolları
pink- collar Noun
kocanın daha çok para vermesi için ısrar etmek
to importune a husband for more money Verb
piyasanın kapasitesinden daha çok üretmek
to overproduce Verb
sanayide arzdan daha çok talep olması
demand pull
savunma için daha çok para istemek
to ask for more money for defence Verb
telaffuz ederken bir ya da daha çok hecenin atlanması
haplology
tüccarın daha çok fon yatırması gerekir
variation margin
... ve çok daha fazlası.
... and a whole lot more.
...'den çok daha iyi
streets ahead of ... Adjective
...'e çok daha istekli olmak
to be much more willing to ... Verb
...'e çok daha isteksiz olmak
to be much less willing to ... Verb
başkasından çok içki içmeye karşın ondan daha ayık olmak
to drink under the table Verb
bulunduğu mevkiden çok daha iyisine layık olmak
to be too good for one's situation Verb
çok daha fazla
infinitely Adverb
çok daha iyi yöntem
a trick worth two of it
kendini çok daha iyi hissetmek
to feel heaps better Verb
tüm başka komisyon ya da indirimlerden daha önemli ve bunların ötesinde çok özel komisyon
overriding commission business
Turkish-English phrases from Zargan's own database